bugün
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek28
- sözlük kızlarının saç rengi13
- eksi ruyalar ile yakaladığımız müthiş uyum15
- kızların tipe bakmadığı gerçeği27
- bir kadın nasıl tavlanır19
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız15
- hemşire kızlar nasıl oluyor27
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz27
- en yaşlı özelliğiniz22
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi22
- insanlar melek mi şeytan mı9
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- anın görüntüsü9
- iğrenç bir his tarif et29
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün10
- fake hesabım için nick önerileri9
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
entry'ler (6981)
sık tercih edilmeyen bir intihar tercihi.
ümit yaşar oğuzcan'ın oğlu vedat oğuzcan 1973 yılında henüz 15* yaşında iken buradan atlamıştır.
bunun dışında 2013 yılının kasım ayı sonlarında hamit tadik isimli bir başka şahsın galata kulesi'nden atlamak suretiyle intihar ettiği bir vaka yaşanmıştır.
http://t24.com.tr/haber/2...-kulesinden-atladi,244983
uzunluğu neredeyse 70 metre olan kulenin, kubbesini hesaba katmayacak olursak seyirlik makamının yerden yaklaşık 60 metrelik yüksekliği müntehir adaylarına boğaziçi köprüsü ile eşdeğer denebilecek bir düşüş fırsatı sunmaktadır.
ayrıca (bkz: hezarfen ahmet çelebi)
ümit yaşar oğuzcan'ın oğlu vedat oğuzcan 1973 yılında henüz 15* yaşında iken buradan atlamıştır.
bunun dışında 2013 yılının kasım ayı sonlarında hamit tadik isimli bir başka şahsın galata kulesi'nden atlamak suretiyle intihar ettiği bir vaka yaşanmıştır.
http://t24.com.tr/haber/2...-kulesinden-atladi,244983
uzunluğu neredeyse 70 metre olan kulenin, kubbesini hesaba katmayacak olursak seyirlik makamının yerden yaklaşık 60 metrelik yüksekliği müntehir adaylarına boğaziçi köprüsü ile eşdeğer denebilecek bir düşüş fırsatı sunmaktadır.
ayrıca (bkz: hezarfen ahmet çelebi)
yaygınlaşması durumunda şüpheli konumuna düşmeden sokaklarda anonim olarak cirit atabilmenize ve bilumum suçları işleme konusunda daha rahat hissetmenize ön ayak olacağı için suç oranlarını arttırması muhtemel trend ürün.
itiraf ediyorum dengesizim. ne sağım belli, ne solum, ne önüm, ne de arkam. bir baktığıma bir daha bakmayabiliyor; bakmam dediğime tükürüp, pilavı çatalla yiyebiliyorum. sonra çatalla tükürüğümü temizleyip yalayabiliyor, bakmam dediğim memnun kalmamışsa o çatalı suratına saplayabiliyorum. saçmalayıp saçmalayıp sonra laubali insanları samimiyetsiz buluyorum. sonra faşistlikten dem vurup insanlara karışmamak lâzım, bırakalım takılsınlar istedikleri gibi derken bir ânda ciddiyetsizliği falaka ile cezalandıracak denli cıvataları gevşetebiliyorum. sonra sıkıyorum, bütün yaşama hevesim kaçıyor. kaçacak delik arıyorum. bütün gözlerden uzağa. bütün gözler, bakma potansiyelleri ile rahatsız ediyor. sonra umurumda olmamaya başlıyor bir an, kendimi dans pistinde herkesin ortasına atlamış ve merkezinde olduğum bir çemberi genişletip kendimden geçercesine dans ederken buluyorum. sonra hızlıca kapıdan çıkıp kaçıyorum pişmanlık içerisinde. bir an her şeyi yapabilecek ve dünyanın yönetiminin bana teslimini talep edebilecek iken, bir an nasıl yürüyeceğimi bile şaşırıyorum. ve uygun zamanı bekliyorum, bir depresiflik nöbeti daha geldiğinde bu sorunu kökünden çözmek için.
verilen cevapların çoğuyla cehaleti ortaya sermektedir.
adam gitmiş robin williams yazmış, utanmasa michael jackson yazacak bir de. o insanlar öldükten sonra kopan yaygara, o anda tanınma şerefine nail oldukları için değil; herkes hayatında o insana dair taşıdığı izi hatırlayıp yâd ettiği için a be gözlem yeteneği sıfır arkadaşım...
adam gitmiş robin williams yazmış, utanmasa michael jackson yazacak bir de. o insanlar öldükten sonra kopan yaygara, o anda tanınma şerefine nail oldukları için değil; herkes hayatında o insana dair taşıdığı izi hatırlayıp yâd ettiği için a be gözlem yeteneği sıfır arkadaşım...
yedinci nesil silik. bir ara sohbet etmiştik birbirimizi hayatımızda o an için gerçekten önemli olan kişiler sanarak; sonra maske görevi gören mahlaslarımız ortadan kalktığında ikimizin de sandığımız kişiler olmadığını fark ederek sonlandırmıştık sohbetimizi...
bütün bir yazı geçirme planım...
elalemin derdinin yine hödükleri germiş olmasına tanıklık etmemizi sağlayan kadındır.
domuz eti yemediğini gözlemlediği kişileri (tercihen mi diye düşünmeksizin) yargılayabilen mahkemelerdir.
(bkz: goya s ghosts)
(bkz: goya s ghosts)
sevemedim bavulları.
ne zaman ki gördüğüm bir bavuldu,
istisnasız hep yüreğim kavruldu.
ben mi tanık olamadım bavulun güzel ânına,
ayrılıktı işte, tek isim yaraşan şanına...
birkaç tanesiydi canımı en çok yakan bavullar diyarında,
mavi miydi, pembe mi? mor mu? çiçek desenli mi?
beyhude, acı veren rengi değil sahibiydi bavulların şiarında,
ve hatta sahibi de değil, ayrılıktı yazan acının miyarında.
ve sevemedim bavulları,
ayrılıkları, ağırlıkları...
sevemedim işte.
sabit fikirlidir bavullar.
git dersin giderler, dur dersin dururlar.
ama diğerleri savrulurlar. yorulurlar.
bavulları kıskanıyor değilim.
onlar da yıpranır elbet.
yollarda, yırtılır, sızlarlar elbet.
bavulları kıskanıyor değilim.
zira her ayrılık hikayesinde en önce bavullar unutulur.
ne zaman ki gördüğüm bir bavuldu,
istisnasız hep yüreğim kavruldu.
ben mi tanık olamadım bavulun güzel ânına,
ayrılıktı işte, tek isim yaraşan şanına...
birkaç tanesiydi canımı en çok yakan bavullar diyarında,
mavi miydi, pembe mi? mor mu? çiçek desenli mi?
beyhude, acı veren rengi değil sahibiydi bavulların şiarında,
ve hatta sahibi de değil, ayrılıktı yazan acının miyarında.
ve sevemedim bavulları,
ayrılıkları, ağırlıkları...
sevemedim işte.
sabit fikirlidir bavullar.
git dersin giderler, dur dersin dururlar.
ama diğerleri savrulurlar. yorulurlar.
bavulları kıskanıyor değilim.
onlar da yıpranır elbet.
yollarda, yırtılır, sızlarlar elbet.
bavulları kıskanıyor değilim.
zira her ayrılık hikayesinde en önce bavullar unutulur.
ah tanrım,
neydi bizi yaratmaktaki gayen?
çok mu sıkılmıştın?
çok mu yalnızdın?
çok mu sessizdi yolun?
peki, hiç mi düşünmedin?
oyuncak mıyız biz ulan?
oyun mu bu lan?
ah, christopher nolan...
neydi bizi yaratmaktaki gayen?
çok mu sıkılmıştın?
çok mu yalnızdın?
çok mu sessizdi yolun?
peki, hiç mi düşünmedin?
oyuncak mıyız biz ulan?
oyun mu bu lan?
ah, christopher nolan...
söylenene göre diğerleri kafir olduğu için, onların hakkı yoktur. o yüzden hak yeme durumu yoktur. kendilerinin haklarının da yendiğinin ise farkında değiller sanırsam.
bir bursasporlu olarak, döşediler işte boş konuşmayın demek istediğim şikedir.
mevcudiyeti metafiziği aşağıya çekemeyen bir durum; zira bilim metafizikle ilgilenmiyor olabilir; ancak metafizik ne ile ilgileniyor ise, bilim de onunla ilgileniyordur. insan açıklanamayanlara artık daha tutarlı açıklama getirebilecek düzeyde bir algıya erişmiştir.
sorumluluklarınızı bilen ve kendi kendinize yeten biri iseniz her açıdan güzeldir, rahatlıktır, özgürlüktür.
realite algısını yitirirler. boşluğa düşmemek için çırpına dururlarken eninde sonunda bunca zaman boşa çırpınmalarının acısını ağır bir şekilde çekeceklerdir.