bugün

entry'ler (6981)

kimlesin aşgım

(bkz: where did you sleep last night)

medeni insanların olduğu huzurlu temiz ilçeler

(bkz: mavişehir)

galata kulesi nden atlamak

sık tercih edilmeyen bir intihar tercihi.

ümit yaşar oğuzcan'ın oğlu vedat oğuzcan 1973 yılında henüz 15* yaşında iken buradan atlamıştır.

bunun dışında 2013 yılının kasım ayı sonlarında hamit tadik isimli bir başka şahsın galata kulesi'nden atlamak suretiyle intihar ettiği bir vaka yaşanmıştır.

http://t24.com.tr/haber/2...-kulesinden-atladi,244983

uzunluğu neredeyse 70 metre olan kulenin, kubbesini hesaba katmayacak olursak seyirlik makamının yerden yaklaşık 60 metrelik yüksekliği müntehir adaylarına boğaziçi köprüsü ile eşdeğer denebilecek bir düşüş fırsatı sunmaktadır.

ayrıca (bkz: hezarfen ahmet çelebi)

yüzkini

yaygınlaşması durumunda şüpheli konumuna düşmeden sokaklarda anonim olarak cirit atabilmenize ve bilumum suçları işleme konusunda daha rahat hissetmenize ön ayak olacağı için suç oranlarını arttırması muhtemel trend ürün.

sözlük yazarlarının itirafları

itiraf ediyorum dengesizim. ne sağım belli, ne solum, ne önüm, ne de arkam. bir baktığıma bir daha bakmayabiliyor; bakmam dediğime tükürüp, pilavı çatalla yiyebiliyorum. sonra çatalla tükürüğümü temizleyip yalayabiliyor, bakmam dediğim memnun kalmamışsa o çatalı suratına saplayabiliyorum. saçmalayıp saçmalayıp sonra laubali insanları samimiyetsiz buluyorum. sonra faşistlikten dem vurup insanlara karışmamak lâzım, bırakalım takılsınlar istedikleri gibi derken bir ânda ciddiyetsizliği falaka ile cezalandıracak denli cıvataları gevşetebiliyorum. sonra sıkıyorum, bütün yaşama hevesim kaçıyor. kaçacak delik arıyorum. bütün gözlerden uzağa. bütün gözler, bakma potansiyelleri ile rahatsız ediyor. sonra umurumda olmamaya başlıyor bir an, kendimi dans pistinde herkesin ortasına atlamış ve merkezinde olduğum bir çemberi genişletip kendimden geçercesine dans ederken buluyorum. sonra hızlıca kapıdan çıkıp kaçıyorum pişmanlık içerisinde. bir an her şeyi yapabilecek ve dünyanın yönetiminin bana teslimini talep edebilecek iken, bir an nasıl yürüyeceğimi bile şaşırıyorum. ve uygun zamanı bekliyorum, bir depresiflik nöbeti daha geldiğinde bu sorunu kökünden çözmek için.

doğru tespitin eksilenmesi

(bkz: doğru söyleyeni dokuz köyden kovmak)

öldükten sonra ünlenen ünlüler

verilen cevapların çoğuyla cehaleti ortaya sermektedir.

adam gitmiş robin williams yazmış, utanmasa michael jackson yazacak bir de. o insanlar öldükten sonra kopan yaygara, o anda tanınma şerefine nail oldukları için değil; herkes hayatında o insana dair taşıdığı izi hatırlayıp yâd ettiği için a be gözlem yeteneği sıfır arkadaşım...

melekgirmezli

yedinci nesil silik. bir ara sohbet etmiştik birbirimizi hayatımızda o an için gerçekten önemli olan kişiler sanarak; sonra maske görevi gören mahlaslarımız ortadan kalktığında ikimizin de sandığımız kişiler olmadığını fark ederek sonlandırmıştık sohbetimizi...

günde 5 film izlemek

bütün bir yazı geçirme planım...

vajinasını halka açan fransız kadın

elalemin derdinin yine hödükleri germiş olmasına tanıklık etmemizi sağlayan kadındır.

engizisyon mahkemeleri

domuz eti yemediğini gözlemlediği kişileri (tercihen mi diye düşünmeksizin) yargılayabilen mahkemelerdir.

(bkz: goya s ghosts)

bir boka benzemeyen minimal şiir

sevemedim bavulları.

ne zaman ki gördüğüm bir bavuldu,
istisnasız hep yüreğim kavruldu.

ben mi tanık olamadım bavulun güzel ânına,
ayrılıktı işte, tek isim yaraşan şanına...

birkaç tanesiydi canımı en çok yakan bavullar diyarında,
mavi miydi, pembe mi? mor mu? çiçek desenli mi?
beyhude, acı veren rengi değil sahibiydi bavulların şiarında,
ve hatta sahibi de değil, ayrılıktı yazan acının miyarında.

ve sevemedim bavulları,

ayrılıkları, ağırlıkları...

sevemedim işte.

sabit fikirlidir bavullar.

git dersin giderler, dur dersin dururlar.

ama diğerleri savrulurlar. yorulurlar.

bavulları kıskanıyor değilim.

onlar da yıpranır elbet.

yollarda, yırtılır, sızlarlar elbet.

bavulları kıskanıyor değilim.

zira her ayrılık hikayesinde en önce bavullar unutulur.

bir boka benzemeyen minimal şiir

ah tanrım,

neydi bizi yaratmaktaki gayen?

çok mu sıkılmıştın?
çok mu yalnızdın?

çok mu sessizdi yolun?

peki, hiç mi düşünmedin?

oyuncak mıyız biz ulan?

oyun mu bu lan?

ah, christopher nolan...

müslümanlar niye kul hakkı yiyenlere oy veriyor

söylenene göre diğerleri kafir olduğu için, onların hakkı yoktur. o yüzden hak yeme durumu yoktur. kendilerinin haklarının da yendiğinin ise farkında değiller sanırsam.

neden aleviye alevimisin diye sorunca zoruna gider

(bkz: sorgulanmak)

2 şubat 2014 galatasaray bursaspor şikesi

bir bursasporlu olarak, döşediler işte boş konuşmayın demek istediğim şikedir.

bilimin metafizikle ilgilenmemesi

mevcudiyeti metafiziği aşağıya çekemeyen bir durum; zira bilim metafizikle ilgilenmiyor olabilir; ancak metafizik ne ile ilgileniyor ise, bilim de onunla ilgileniyordur. insan açıklanamayanlara artık daha tutarlı açıklama getirebilecek düzeyde bir algıya erişmiştir.

tek başına ev tutmanın en güzel tarafı

sorumluluklarınızı bilen ve kendi kendinize yeten biri iseniz her açıdan güzeldir, rahatlıktır, özgürlüktür.

her şeyle dalga geçmeye bayılan türler

realite algısını yitirirler. boşluğa düşmemek için çırpına dururlarken eninde sonunda bunca zaman boşa çırpınmalarının acısını ağır bir şekilde çekeceklerdir.

yüzde 23 ü geçemezsem bırakırım

(bkz: aşağılık kompleksi)